Taha AYHAN/ANKARA, – MİLLİ Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürü Mustafa Otrar, kadına yönelik şiddete ilişkin, “Şiddet olmadan önce önlemeye çalışıyoruz. Şiddet aktarımı döngüsünü kırmaya çalışıyoruz. Şiddet aktarımı döngüsü; şiddete uğrayan ya da tanıklık eden kişilerde, gelecekte şiddetle karşılaşma ihtimalinin, şiddet davranışlarını ortaya koyma ihtimalinin yüksek olmasıyla ilgilidir” dedi.
Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürü Mustafa Otrar, AK Parti İstanbul Milletvekili Hulki Cevizoğlu başkanlığında toplanan TBMM Kadına Karşı Şiddet ve Ayrımcılığı Araştırma Komisyonu’na sunum yaptı. Genel Müdür Otrar, şiddetin 3 tane arka planı olduğunu belirterek, “Bunların bir kısmı biyolojik temeller ki burası hormonlar ve beynin belirli merkezleri tarafından yürütülen etkiler. Bir diğeri, psikolojik. Arka planı var; engelleme ve çatışma durumlarının insanları saldırganlığa ve onun bir türevi olarak şiddet ve zorbalığa yöneltmesi gibi. Bir de sosyolojik arka planı, sosyal arka planı var; o da daha çok model alma yoluyla, başkalarından gözlemleyerek edinilmiş olması kaynaklı. Bunları niçin söyledim? Çünkü Bakanlığımızın şiddetin engellenmesi, önlenmesi, şiddetsiz toplum politikasını destekleyecek olan uygulamalarının tamamı, şiddetin kaynaklarının farkında olarak, onlar üzerinden giderek yani aslında olmadan önce ‘olmasın’ diye, onları önleyici biçimde, karşımıza daha çıkmadan yok etmeyi hedefleyen birtakım uygulamalardır” diye konuştu.
‘ŞİDDETLE İLGİLİ ASIL MESELE BUNU YÖNETMEK’
İnsan doğasında öfke, kızgınlık gibi duyguların var olduğuna dikkat çeken Otrar, “Çocukların çok küçük yaşlarda bile oyuncakları sağa-sola fırlatmaları ya da bazen anneye yöneltilmiş bir duygu biçimi olarak yemek yedirmeye çalışırken inadına ağzını kapatması, yemek yemeyi reddetmesi gibi hususlar çok küçük yaşlarda bile aslında çocuklarda bu tür duyguların; kızgınlık, öfke yani şiddetin arka planını oluşturabilecek duyguların varlığını teyit ediyor. Esasen, mesele burada bu duyguları yok etmek değil, insan doğasında bu var. O zaman, şiddetle ilgili asıl mesele bunu yok etmekten daha ziyade bunu yönetmek, yönlendirmek, öfkeyi şiddete dönüşmeden, mesela ifade etmenin bir yolunu bulabilmek diye gelir” ifadelerini kullandı.
‘OKULLARDA ÖZ DENETİM BECERİSİ KAZANDIRILIYOR’
Okullarda öğrencilere bunları eğitim yoluyla engelleyecek davranışlar kazandırmak için çalıştıklarını vurgulayan Mustafa Otrar, “Geniş spektrumlu bir biçimde, çok farklı boyutlarıyla çocuklarımızın duygularını ifade etme, mesela öz denetim gibi birtakım becerilerin kazandırılmasına çalışılmaktadır. Şiddet veya türevleri zamanla değişkenliğe uğrayabilecek kavramlardır. Örneğin, bundan 10-15 sene kadar önce hiçbirimizin gündeminde ‘siber zorbalık’ diye bir kavram yoktu. Ancak bugün yaptığımız araştırmalarda adını ‘siber zorbalık’ koyduğumuz internet ortamındaki şiddet ya da internet ortamındaki saldırganlık davranışlarının daha fazla bir önceliğe sahip olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla bizim Bakanlığımızın bu konudaki çalışmaları; sahadaki değişimleri, gelişmeleri dikkate alan, kendini sürekli güncelleyen, günün ihtiyacı ne ise ona uygun şekilde hareket eden mekanizmaları geliştiren politikalardır. Kadına yönelik şiddetle ilgili mücadelede görev ve sorumluluklarımız var. Öncelikle şiddetin önlenmesine yönelik riskleri ortadan kaldırmaya çalışıyoruz. Şiddeti olmadan önce önlemeye çalışıyoruz. Şiddet aktarımı döngüsünü kırmaya çalışıyoruz. Şiddet aktarımı döngüsü; şiddete uğrayan ya da tanıklık eden kişilerde, gelecekte şiddetle karşılaşma ihtimalinin, şiddet davranışları ortaya koyma ihtimalinin yüksek olmasıyla ilgilidir” diye konuştu.