İrem Çağla ZİNCİRLİ – Şevval CİNDİR/İSTANBUL, – TURKUAZ Yayınları’nın 40’ıncı kitabı olarak Vefa Borovalı’nın hazırladığı ‘Zamanın Tanığı: Cezveciyan Ailesi ve Longines’in Türkiye’deki Mirası’ adlı eseri yayımlandı. Kitap, Osmanlı ve Cumhuriyet döneminde saat tarihini ve Longines firmasını temsil eden bir ailenin ticari tarihini anlatıyor.
Vefa Borovalı’nın koleksiyonunda yer alan belgelerden hareketle hazırladığı ‘Zamanın Tanığı: Cezveciyan Ailesi ve Longines’in Türkiye’deki Mirası’ adlı kitap Turkuaz Yayınları’nın 40’ıncı kitabı olarak yayımlandı. Cezveciyan ailesinin Longines ile kurduğu tarihi bağları ve Türkiye’nin saatçilik mirasına katkılarını içeren eser, saat ve saatçilik kültürü hakkında bilgiler içeriyor.
Hazırlığı yaklaşık 1 yıl süren kitabın lansmanı dün Çelik Gülersoy Vakfı İstanbul Kitaplığı’nda gerçekleşti. Program, opera sanatçısı Niyazi Ölmez, keman sanatçısı müzikolog Elif Eglar Kutlu ve piyano sanatçısı Ayça Çabuk’un dinletisiyle başladı. Ardından Turkuaz Yayınları’nın sahibi Emin Nedret İşli ve Vefa Borovalı bir sunum gerçekleştirdi.
İŞLİ: YAKLAŞIK 1 YILDA KİTABI TOPARLADIK
Turkuaz Yayınları’nın sahibi Emin Nedret İşli, kitabın hazırlanma sürecini anlattı. İşli, “Basım açısından 200 senelik bir eserimiz. Yıllar önce Vefa Borovalı ile bir sahaf ilişkisi içerisindeyken onun çok önemli bir saat koleksiyon meraklısı olduğunu bilerek bir dostluk oluşturmuştuk. Çeşitli zamanlarda görüşmeler sonrasında Cezveciyan isimli Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçmiş Ermeni bir ailenin Longines firmasının Türkiye’deki distribütörlüğünü yaptığını öğrendik. Bu ailenin tarihiyle ilgili çok önemli birikimi ve koleksiyonu olduğunu Vefa Borovalı’dan öğrenince bunu bir ete kemiğe büründürme yani kitap oluşturmaya karar verdik. Yaklaşık 1 yıldır kitabı hem yurt dışındaki Longines merkezinde hem de Türkiye’deki malzemelerle toparlamak istedik. Kitabın yazımı, grafik tasarımı ve matbaadan çıkış serüveni 1 yıllık bir zaman dilimini içerdi. Ama genç bir arkadaşımız olan Vefa Borovalı’nın bu konudaki çalışmaları lise çağına dayanan bir araştırma” dedi.
‘SAAT LİTERATÜRÜNE YENİ BİR KATKI VERMENİN SEVİNCİNİ YAŞIYORUZ’
Borovalı’nın çoğu kez Longines’in yurt dışındaki arşivlerinde Osmanlı’daki saat anlayışını, firmanın İstanbul’a girişi ve çalışma stiliyle ilgili araştırmalarda bulunduğunu belirten İşli, “Bütün bu saat tarihini, Osmanlı’daki ailenin serüvenini ve Cumhuriyet dönemindeki durumunu inceleyen ve bunu ana hatlarıyla belirleyen kitabı nihayet 2025’in başında yayımladık. Şimdi de tanıtımını yapıyoruz. Osmanlı’dan günümüze saat tarihiyle ilgili çok fazla zengin bir literatürümüz yok. Bu yüzden bu literatüre yeni bir katkı vermenin sevincini yaşıyoruz. Bize bu konuda yer açan ve lansmanı burada yapmamızı sağlayan Çelik Gülersoy Vakfı’na ve İstanbul Kitaplığı yöneticilerine teşekkür ediyoruz” diye konuştu.
İşli, “Kitap aynı zamanda Osmanlı ve Cumhuriyet döneminde saat tarihi ve Türkiye’ye saati getiren Longines firmasını temsil eden önemli bir Ermeni ailenin ticari tarihini anlatıyor. Kitabın çok geniş kitlelerce ilgi göreceğini ve belki de bir konunun ilk açılımını sağlayan anahtar kitap olacağını temenni ediyoruz” ifadelerini kullandı.
BOROVALI: ESER ALANINDAKİ İLK KAPSAMLI YAYIN
Vefa Borovalı da “Çalışma İstanbul saatçilik tarihiyle ilgili. Aslında ilk defa açılmış bir konuyla ilgili. İstanbul’da 4 kuşak boyunca saatçilik yapmış bir aile ve o ailenin müessesesi hakkında yazılmış alanındaki ilk kapsamlı yayın olduğunu söyleyebilirim. Gönüllü bir çalışmadır. Bu çalışma tamamen koleksiyon tutkusunun neticesidir. Odak noktası ise İsviçreli saat üreticisi Longines markasıyla Türkiye’de o markanın temsilciliğini yapmış kurumun arasındaki ilişki ve bu ilişkinin tarihiyle ilgilidir” dedi.
‘SÜREÇ BENİM İÇİN ÇOK BESLEYİCİ OLDU’
Sürecin çok keyfili olduğunu söyleyen Borovalı, “Bu süreç hem şahsi hem de tanıştığım bağlantılar vesilesiyle benim için çok besleyici oldu. Araştırmacılar, kütüphaneler, yazarlar ve en önemlisi sahaflar gibi önemli kültür noktalarıyla temas ettim. Bunun sayesinde beni çok geliştiren bir kitap ortaya çıktı. Bu kitabın aslında hedef kitlesi herkes. Bir sahaf meraklısı da olabilir, bir kitap meraklısı da olabilir, bir İstanbul tarihi meraklısı da olabilir. Herhangi bir özel kitleye yazılmış bir eser değil. Olabildiğince dili ve akışıyla herkesin anlayabileceği tarzda yazmaya gayret ettik” diye konuştu.
‘ESER BİLİNMEMİŞ BİR TARİH YAPRAĞINI ORTAYA ÇIKARIYOR’
Borovalı son olarak şunları söyledi:
“Benim için şahsi amacın sonucu güzel çalışmanın meyvesi. Aynı zamanda bilinmemiş bir tarih yaprağını ortaya çıkarıyor. Önce belgelenmemiş bir dönemi belgelediğinden önemli olduğunu düşünüyorum. İlham kaynağım ise tesadüf. Koleksiyon benim hayatımda olan bir kavram değildi. Koleksiyoner bir büyüğümle İstanbul’da tesadüfen bir sahaf dükkanında başlayan bir hikaye.”