Olgay GÜLER-Umut IŞIK/EDİRNE, -EDİRNE’de kuruma noktasına gelen Tunca ve Meriç nehirlerinin debileri, aralık yağmurları sonrası yaklaşık 3 kat arttı. Edirne Genç Çiftçiler Derneği Başkanı Egemen Ilgın, “Yağmur demek, bereket demektir. Yağmurun yağması, çiftçiyi her zaman motive eder. Çiftçi yaz-kış yağmur yağdığını gördüğünde bir motive olur, veriminin artacağını düşünür, işine daha iyi sarılır. Önemli olan bu yağmurun, özellikle kış döneminde yağan yağmurun su miktarının tutulması ve bunun yaz döneminde kullanılması” dedi.
Edirne’de yaz aylarının yağışsız geçmesi ile oluşan aşırı sıcaklar, beraberinde kuraklığı da getirdi. Kuraklığın etkilediği bölgelerde ayçiçek üreticisi verim kaybı yaşarken, Meriç ve Tunca nehirleri de kuruma noktasına geldi. Nehirlerin geçtiği bölgelerdeki çeltik tarlalarında dönüşümlü sulama yapılırken, bölgede yağışsız hava sonbaharda da sürdü. Üretici, ekim ve kasım aylarında da buğdayını kuru toprağa ekti. Aralık ayındaysa bölgeye metrekareye 120 kilogram yağış düşerken, Bulgaristan’daki yağmur ve kar yağışlarıyla birlikte Meriç ve Tunca nehirlerindeki debiler arttı.
BARAJLARDA DOLULUK ORANI YÜZDE 41
Devlet Su İşleri (DSİ) 11’inci Bölge Müdürlüğü verilerine göre; Tunca Nehri’nde geçen yılın aynı dönemi 3 metreküp/saniye olan debi 8 metreküp/saniyeye, 37 metreküp/saniye akan Meriç Nehri’nde ise 96 metreküp/saniyeye çıktı. Son yağışlarla kentteki nehirlerde artış gözlenirken, barajlardaki doluluk oranıysa geçen yılın aynı dönemine göre düştü. DSİ verilerine göre; geçen yıl 3 Ocak’ta yüzde 44 doluluk oranına sahip bölgedeki 14 barajda, bu yılın aynı döneminde doluluk oranı yüzde 41 olarak ölçüldü.
‘SON YAĞIŞLARLA SICAKLIKLAR DÜŞTÜ, ZARARLARDAN KORUNDUK’
Edirne Genç Çiftçiler Derneği Başkanı Egemen Ilgın, özellikle ekim ve kasım aylarının yağışsız geçtiğini söyledi. Ilgın, “Kasım-aralık ayında özellikle kasım ayında ciddi bir kuraklıkla karşı karşıyaydık. Yaz ayında da bir kuraklık vardı ancak sonbahar yağmurlarını bekliyorduk. Bu sene kasım ayında Edirne, en az yağmur olan iller arasında oldu; hatta birinci oldu. Geçen seneki kasım ayına göre, yağış oranımız yüzde 71 oranında daha düşüktü. Dolayısıyla ekimlerimizi kurak alana yaptık. Toprak işlemelerimizi de iyi bir şekilde yapamadık. Biliyorsunuz; bu sıcaklıkların da yüksek seviyede gitmesiyle hatta böceklenme, kurt hastalıkları da buğdayda görülmüştü. Bu yağmurlarla birlikte hem sıcaklıklar düştü hem de yağmurun etkisiyle tarlalarımızdan zararlılar gitmeye başladı. Doğal bir yöntemle zararlardan da korunmuş olduk. Aslında doğanın dengesi, ekolojinin dengesi, sağlıklı bir şekilde işlese gördüğünüz gibi dışarıdan tarım ilacına falan da gerek kalmayacak” dedi.
‘BARAJLARDA YÜKSELİŞ GÖREMİYORUZ’
Nehirlerdeki su seviyesinin artmasına rağmen aynı artışı barajlarda göremediklerini belirten Ilgın, “Son günlerde, yılbaşından önce de yağmurlarımız düştü önemli bir miktarda, nehirlerimizin debisi yükseldi. Ancak barajlarımızda ciddi bir su artışı göremiyoruz. Bunun nedeni, toprağın suya aç kalmış olması. Belirli bir miktar suyu ilk önce toprak kendisi çekiyor; daha sonra ancak toprağın üstünde su kalmış oluyor. Mesela Süloğlu Barajı’nda maalesef halen istenilen bir su seviyesi görülmüyor. Şu an yağmur yağsa nehirlerimizin debisi de artsa, bu su akıp gidiyor. Bunu tarımda, tarımsal sulamada kullanamayacağız. Şu an su kullanımının yüzde 74’ü tarımda, yüzde 15’i evlerde, yüzde 11’i de endüstri ve sanayide kullanılıyor. Tarımsal sulama çok önemli. Bunun için sulama yatırımlarının artması gerekiyor” diye konuştu.
‘ÖNEMLİ OLAN SUYUN TUTULUP, KULLANILABİLMESİ’
Yağışların dengesiz dağılımının, hızlı buharlaşmaya ve beraberinde ciddi oranda kuraklığa neden olduğunu kaydeden Ilgın, “Yağmurun normal koşullarda yağması, taşkın boyutuna varmayacak şekilde yağması, her zaman için olumlu bir şeydir. Hani bizim günlük dilimizde de kullanırız. Yağmur demek, bereket demektir. Yağmurun yağması, çiftçiyi her zaman motive eder. Çiftçi yaz-kış yağmur yağdığını gördüğünde bir motive olur, veriminin artacağını düşünür, işine daha iyi sarılır. Tabii ki yağmurların yağmasını olumlu karşılıyoruz. Önemli olan bu yağmurun, özellikle kış döneminde yağan yağmurun su miktarının tutulması ve bunun yaz döneminde kullanılması. Bu, çok önemli bir şey. Şimdi maalesef ki kuraklık ve küresel iklim krizi nedeniyle mart ayından itibaren tekrar bir kuraklıkla karşı karşıya kalacağımızı uzmanlar zaten ifade ediyorlar. Buna yönelik önlemleri ne kadar çok alırsak, yaz döneminde o kadar çok rahat ederiz ve yağmurun faydasını çiftçi o dönemde görür” dedi.
‘ÇİFTÇİ AÇISINDAN SEVİNDİRİCİ’
Son yağışların özellikle ekili buğdaya faydasının olacağını da söyleyen Ilgın, “Bu dönemde faydası yok mu? Evet gerçekten faydası var. Sıcaklıklar düştü, buğdaylarımız ekili. Buğday zaten kış bitkisi, kışı seviyor. Yağmuru da belli ölçüde seviyor. Dolayısıyla şu an yağmurların yağması, çok olumlu bir durum. Aynı zamanda kuraklık dediğimiz olay da iki çeşit kuraklık var. Bir meteorolojik kuraklık, yağmurun yağmamasıyla alakalı bir şey. İkinci olarak tarımsal kuraklık var. Toprakta mahsulün yeterli yetişmesi için gereken nem oranının sağlanması. Bu dönemde yağan yağmur toprağı da nemli tutar, nem oranını da sağlar. Böylece tarımsal kuraklığın önüne bir nebze de olsa geçilmiş olur. Dolayısıyla yağmurların yağması çiftçi açısından, tarım sektörü açısından sevindirici bir durum” diye konuştu.