Gıyasettin TETİK-Selim KAYA/DİYARBAKIR, – DİYARBAKIR’da, içinde 14 tescilli yapı olan İçkale Müze Kompleksi’nde 136 bine yakın eser bulunuyor. Eserler, Diyarbakır Restorasyon ve Konservasyon Bölge Laboratuvarı Müdürlüğü ile müzede görevli restoratörler tarafından 3 ayda bir kontrol ediliyor. Korozyona uğrayan eserler restoratörler Emine Çelik ile Helin Çetin tarafından restore ediliyor.
Diyarbakır’ın Sur ilçesindeki içerisinde Valilik Kabul Makamı, Saint George Kilisesi, eski cezaevi gibi 14 tescilli yapı bulunan, 2006-2014 yılları arasında yapılan restorasyon çalışmalarının ardından İçkale Müze Kompleksi olarak ziyaretçilere kapılarını açan yerleşkede 136 bine yakın eser bulunuyor. Bunlardan 1615’i teşhir salonlarında sergileniyor. Diğer eserler de depoda muhafaza ediliyor. Eserler, Diyarbakır Restorasyon Konservasyon Bölge Laboratuvarı Müdürlüğü ile müzede görevli restoratörler tarafından 3 ayda bir kontrol ediliyor. Korozyona uğrayan bronz, demir, kemik ve tekstil eserlerse seçilerek restoratörler Emine Çelik ile Helin Çetin tarafından restore ediliyor.
‘KADINLAR İNCE İŞLERDEN DAHA İYİ ANLIYOR’
Emine Çelik, 2024’te 87 tarihi eseri kendilerinin restore ettiğini belirterek, “2014 yılından beri restoratör olarak aktif bir şeklide çalışmaktayım. Biz burada eser restorasyonu yapıyoruz. Diyarbakır Restorasyon Konservasyon Bölge Laboratuvarı Müdürlüğü ile beraber 3 ayda bir depo ve teşhir eserlerine koordineli bir şekilde bakıyoruz. Restorasyona ihtiyaç olan eserleri beraber seçiyoruz. Seçtikten sonra da bunların envanterleri belirleniyor. Belirlendikten sonra genel müdürlükten onay alıyoruz. Onaylar alındıktan sonra eserlerin bir kısmı laboratuvara gönderiliyor. Biz de burada peyderpey yapıyoruz. Bunların 87 tanesini biz burada yaptık. Eserler eğer depodan geldiyse restorasyon çalışmalarından sonra tekrar oraya teslim ediliyor. Teşhirden geldiyse işlemlerinin ardından tekrar teşhire bırakılıyor. İkimizin de bayan olması bizim için çok çok iyi, çünkü birbirimizi iyi anlıyoruz ve birçok işin üstesinden rahat gelebiliyoruz. İşimiz sabır isteyen bir iş, bu konuda kadınlar gerçekten iyi oluyor. Kadınlar ince işlerden daha iyi anlıyorlar” dedi.
‘EN KISA BİR HAFTA, EN UZUNSA BİR YIL SÜRÜYOR’
Tarihi eserlerin birçok işlemden geçtiğini belirten Helin Çetin ise korozyon tabakalarına göre işlemlerin bir yıla kadar da sürebildiğini söyledi. Çetin, “2020 yılından beri Diyarbakır Müze Müdürlüğünde restoratör olarak görev yapmaktayım. Bize depo zimmetleri tarafından eserler getiriliyor. Bronz, demir, kemik ve tekstil eserler için ayrı ayrı işlemler yapıyoruz. Eserleri elimize aldığımızda ilk olarak eser üzerindeki korozyon tabakalarına bakıyoruz. Bu tabakaları tespit ettikten sonra temizlik aşamaları için kararlar alıyoruz. Ondan sonra uygulama aşamasına geçiyoruz. Akrobat lambanın altında mekanik olarak temizliklerini yapıyoruz. Bisturiyle, değişik başlı fırçalarla, alkol, aseton, pamuk, bambu çubuğu denilen malzemelerle eserlerimizi restorasyondan geçiriyoruz. Bazen bir eser üzerinde yoğun tabaka oluşuyor ve restorasyonu uzun sürebiliyor. Bir eserin restorasyonu en kısa bir hafta, en uzunsa bir yıl sürüyor. Biz burada 2 bayan olarak çalışıyoruz. Kadınlar genellikle ince detaylarda daha iyidir. Birlikte koordineli çalıştığımız eserler de oluyor. Diğer arkadaşım benden daha tecrübeli olduğu için ondan yardım alıyorum. Bunun avantajları da oluyor. Sabır gerektiren bir iş. Biz kendi aramızda iyi anlaşıyoruz. İki kadın olarak Diyarbakır müzesinde bulunan tarihi eserlerin restorasyon işlemlerini yapmak bizi mutlu ediyor. Bizim için gurur verici bir şey” diye konuştu.