‘EKONOMİYE DEĞER KATANLAR’ ÖDÜL TÖRENİ’NE KATILDI
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin il kongresinin ardından, Bursa Valiliği’ni ziyaret etti. Vali Erol Ayyıldız’la görüşen Erdoğan, daha sonra Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde (AKKM) düzenlenen Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nın ‘Ekonomiye Değer Katanlar’ Ödül Töreni’ne katıldı. Bursa Teknoloji Sanayi Bölgesi’nde (TEKNOSAB) faaliyet göstermeye başlayan 15 firmanın da resmi açılını gerçekleştiren Cumhurbaşkanı, şöyle konuştu:
“Bugüne kadar 25 milyar lira yatırım yapılan TEKNOSAB, inanıyorum ki Türkiye’nin yüksek teknolojili üretime geçişinin simgelerinden biri olacaktır. Biliyorsunuz kısa süre önce ülkemizi bu hedefe daha hızlı götürecek HIT-30 programını kamuoyumuzun takdirine sunduk. 5 ay gibi kısa sürede elektrikli araç, güneş hücresi, pil hücresi, rüzgar türbini gibi stratejik konularda toplam büyüklüğü 7 milyar doları aşan yatırımları ülkemize kazandırma noktasına geldik. İnşallah daha güzel sonuçlar elde edeceğiz. Yapay zeka teknolojisi ve insansız sistemlerle birlikte dünya artık çok farklı bir yere gidiyor. Bakınız 2024 Nobel Kimya Ödülü’nün verildiği çalışmayı konunun ehli isimler, çığır açan devrim niteliğinde bir proje olarak değerlendiriyor. Öyle ki 200 milyon proteinin neredeyse tamamının yapısını tahmin eden bir yapay zeka modelinden bahsediyoruz. Bilim insanları normal şartlarda çözümü 50 yıl sürebilecek bir sorunu, bu modeli kullanarak, kısa sürede neticeye kavuşturabiliyor. Daha bunun gibi dünya nereye gidiyor, bizi nasıl bir gelecek bekliyor sorusunu sorduğumuz nice baş döndürücü gelişmeye şahit oluyoruz. Ya hızlı davranıp, bu süreyi zamanında yakalayacağız ya da Allah korusun ekonomide asimetrik bir güç çarpanından mahrum kalacağız. Şunu da ifade etmeden geçemeyeceğim. Yapay zeka ve insansız sistemler meselesinin, ülkemizde halen yeterince anlaşılmadığını düşünüyorum. Hükümet olarak gerek teknokentler gerek Teknofestler gerek Ar-Ge yatırımları gerekse farklı teşvik ve destek paketleriyle, bu yeni dünyaya Türkiye’yi hazırlamaya çalışıyoruz. Bursa’da olduğu gibi, sanayi ve ticaret odalarımız da bu çok kritik süreci sahipleniyor, kendi alanlarında özgün projeler üretmeye gayret ediyor. Geleceğin teknolojisine bugünden yapılan her yatırımı, ülkemiz açısından hayati önemde görüyor ve destekliyoruz. Bu bakımdan bünyesinde atılan her adım çok kıymetlidir. Üretimin lokomotif şehri Bursa, inanıyorum ki teknoloji alanında da diğer illerimize örnek olacaktır.”
‘BELLİ EZBERLERİ VE İDEOLOJİK SAPLANTILARI VAR’
Muhalefeti eleştiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hükümette, sanayide ve akademide olan yüksek bilinç düzeyine ne yazık ki muhalefet tarafında rastlayamıyorsunuz. Muhalefette ne böyle bir vizyon ne merak ne de iştiyak var. İşin sadece magazin yönünü hiçbir zaman aşamadılar. İşte en son 14- 28 Mayıs seçimleri döneminde, ileri teknoloji hamlesi diye aylarca reklamını yaptıkları proje, çıka çıka Amerika’dan bir ekonomistin canlı bağlantıyla bunlara uzaktan nutuk atması oldu. Maalesef daha sonra gelenler de bu seviyenin bir tık üzerine çıkamadı. İç iktidar kavgasına kendilerini öyle kaptırdılar ki dünyada ve bölgemizde ne olup bittiğini, teknolojinin nereye evrildiğini takip bile edemiyorlar. Aynı umut kırıcı tablo, dış politikadan bölgesel konulara, ekonomiden çalışma hayatına hemen her alanda geçerli. Belli ezberleri ve ideolojik saplantıları var. Onların dışına çıkamıyorlar. Kendilerini güncellemede ve yenileme noktasında sadece isteksiz değiller. Aynı zamanda kabiliyet de yok.”
‘MUHALEFET SURİYE MESELESİNİ KAVRAYAMADI’
Sadece ekonomide değil, dış politikada da muhalefetin yetersiz kaldığını söyleyen Erdoğan, “Mesela Suriye krizinde eski rejimin devrilmesinin üzerinden tam 3 hafta geçti. Ama bunlar meseleyi hala tam olarak kavrayamadılar. Gün aşırı konuşuyorlar. Ama cümlelerinde derinlik ve tutarlılık yok. Amerika’da başkanlık seçimleri sonrasında yeni bir yönetim şekilleniyor, yine bakıyorsunuz muhalefet, Türkiye’ye dair kurulan her müspet cümleye iç siyaset zaviyesinden yaklaşıyor. Rakipleri dahil tüm dünya, Türkiye’nin jeopolitik gücünün ve artan etkisinin farkında, fakat bunu bizim muhalefete bir türlü anlatamıyorlar. Rusya- Ukrayna Savaşı’ndan, Gazze krizine kadar, her meselede benzer bir atalet, umursamazlık ve tembellik söz konusu. Bu tablo siyasi iktidar açısından avantajlı gibi gözükse de esasen sorunlu bir durumdur” dedi.
‘GEÇİCİ İYİLEŞMELERLE BELKİ BİR SÜRE HALKIN GÖZÜNÜ BOYADILAR AMA ARDINDAN BU MİLLETE ÇOK AĞIR FATURALAR ÖDETTİLER’
Hükümet olarak hiçbir zaman gelip geçici başarılarla avunmadıklarını ve adımlarını sağlam attıklarını belirten Erdoğan, “Değerli dostlar meşhur kıssadır. Bir bilge, deniz kenarında kumlar üzerinde oturmuş, tefekkür ederken, delikanlının biri yanına yaklaşıp, ‘Lütfen beni öğrenciniz olarak kabul edin’ der. Bilge, parmağıyla kumların üzerine düz bir çizgi çeker. Delikanlıya, çizgiyi kısaltmasını söyler. Genç avuçlarıyla çizginin yarısını siler. Bilge der ki ‘Git öğren de gel.’ Aradan 1 ay geçtikten sonra delikanlı tekrar geldiğinde, bilge yine bir çizgi çizerek kısaltmasını söyler. Delikanlı, bu kez çizginin yarısını eliyle kapatınca, bilge yine ‘Git öğren de gel’ der. 2 ay sonra delikanlı yanına tekrar geldiğinde, bilge tekrar aynı şeyi ister. Delikanlı çok düşündüğünü ama bunun bir yolunu bulamadığını belirterek, bilgeden çizgiyi kendisinin kısaltmasını ister. Bilge, çizginin yanına daha uzun bir çizgi çeker ve ‘İşte şimdi kısaldı’ der. Evet, hayatın her alanında olduğu gibi siyasette de ülke yönetiminde de gelişmenin, ilerlemenin sırrı budur. Yani sürekli daha büyük başarılar, daha büyük hedefler peşinde koşmaktır. Şunu açık ve net ifade etmek isterim. Biz 22 yıllık iktidarlarımız süresince, Türkiye’nin sorunlarını, sıkıntılarını, krizlerini küçülerek değil, büyüyerek aşabileceğine inandık. Ekonomiden savunmaya, dış politikadan ticarete uzanan geniş bir alanda, bu büyümeyi sağlayacak politikalar uyguladık. Buraya gelmeden önce katıldığım il kongremizde de dile getirdim. Biz özellikle ekonomide, sabun köpüğü misali gelip geçici başarılarla avunmak istemiyoruz. Kısa vadeli hesaplar peşinde asla değiliz. Ayaklarımızı yere sağlam basıyor, adımlarımızı sağlam atıyoruz. Sadece kendi iktidar dönemini hesaplayan, tek hedefi sonraki seçim olan hükümetler, geçici iyileşmelerle belki bir süre halkın gözünü boyadılar ama ardından bu millete çok ağır faturalar ödettiler. Türk ekonomisinin kaldırabileceğinden daha ağır vaatlerle gelenler, hesap kitap yapmadan bol keseden söz verenler, arkalarında telafisi zor enkazlar bırakarak siyaset sahnesinden silinip gittiler. Millete, Dimyat’ta pirinç siloları vadedenler, günün sonunda vatandaşı evindeki bulgurdan da ettiler. Bunu yakın tarihimizde biz de yaşadık. İş dünyamızda defalarca yaşadık. Değerli dostlar, 14- 28 Mayıs seçimleriyle ülkemiz sadece uçurumun kenarından dönmedi, aynı zamanda her biri gerçekten hazine değerinde 5 sene kazandı. Biz de bu 5 yılı en iyi ve en verimli şekilde değerlendirmek arzusundayız. Yerel seçimlerde, muhalefetle popülist vaat yarışına girmeyerek, bu konudaki kararlılığımızı ortaya koyduk. Belki bundan dolayı siyasi olarak bedel de ödedik. Ama ülkemize ve milletimize bedel ödettirecek bir yanlışın içinde olmadık. Ekonomi programımıza güvenimiz ve desteğimiz tam. 2024 yılında seçimlere ve bölgemizde nükseden yeni krizlere rağmen, belirlediğimiz hedeflere önemli ölçüde ulaştık. Ülkemize uluslararası sermaye girişi hızlandı. Rezervlerimiz güçlendi. Kur oynaklığı azaldı. Finansman koşulları iyileşti. Ülkemizin kredi risk primi de ciddi bir şekilde düştü. Dünyadaki 3 kredi derecelendirme kuruluşunun iki defa not artırdığı tek ülke biziz. 2025 yılı bütçesinde de gerçekçi adımlarla ve ortak bir gelecek vizyonuyla hareket ettik. Bu sene yatırımlar için, 1 trilyon 569 milyar lira kaynak ayırdık. Deprem bölgesinin yeniden inşası yanında, sulama yatırımlarına, organize sanayi bölgeleriyle, limanları demiryoluyla birbirine bağlayacak yatırımlara ve sanayi altyapısını hızla tamamlayarak, yatırımlara öncelik tanıdık” ifadelerini kullandı.
‘İŞVERENLERİMİZ ÇALIŞANINA DAHA FAZLA ÜCRET ÖDEMEK İSTERSE, BUNA KİMSENİN İTİRAZI OLMAZ’
Konuşmasında asgari ücretle ilgili eleştirilere de değinen Erdoğan, şunları söyledi:
“En güncel tartışma olan asgari ücret konusunda dolar bazında nereden nereye geldiğini il kongremizde detaylıca anlattım. Vatandaşımızın her söylediğinin başımızın üzerinde yeri vardır. Ama 22 yıl boyunca insanımızı enflasyona ezdirmeme sözümüzü yerine getirme noktasında gösterdiğimiz hassasiyet de herkesin malumudur. Ücret artışlarını her zaman enflasyonun üzerinde tutarak, halkımızın alım gücünün korunmasını temin ettik. 2002- 2025 arası dönemde asgari ücrette reel artış yüzde 290 olmuştur. Son birkaç yıla baktığımızda ise 2022’de enflasyon yüzde 64,3 iken asgari ücret yüzde 94,6 arttı. 2023’te enflasyon yüzde 64,8 iken asgari ücret yüzde 107,3 arttı. 2024’te yıl sonu enflasyon beklentisi yaklaşık yüzde 45 iken asgari ücret yüzde 49,1 arttı. 2025’te yine yıl sonu enflasyon beklentisinin üzerinde bir oranla, asgari ücret 22 bin 104 lira olarak belirlendi. Bu rakam il kongremizde de söylediğim gibi taban ücrettir. İşverenlerimiz çalışanına daha fazla ücret ödemek isterse, buna kimsenin itirazı olmaz. Çalışanlarımızın milli gelirden aldığı pay, son 26 yılın en yüksek seviyesine ulaştı. İş gücü ödemelerini, gayrisafi katma değer içindeki payı, bu yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 37,6’ya yükseldi. Büyümeden, çalışanlarımızın da pay almasını sağladık. Türkiye ekonomisi son 22 yılda ortalama yüzde 5,3 büyürken, asgari ücretteki reel artış, yıllık ortalama yüzde 5,6 ile büyümenin üstünde oldu. Bugün 630 doları bulan asgari ücretimiz, gelişmekte olan pek çok ülkeden daha yüksek seviyede. Enflasyon hedeflerimiz inşallah tek tek gerçekleştikçe, vatandaşlarımız alım güçlerindeki artışı daha net görebilecek. 2025 yılı için bu konuda da umutluyuz.”
TEKSTİL VE MOBİLYA SEKTÖRÜNE DESTEK ÖDEMESİ SÖZÜ
Son kabine toplantısında görüşülen, ‘İstihdamı Koruma Programı’nı da paylaşan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Son kabine toplantımızda görüştüğümüz bir paketi bugün burada sizinle ve kamuoyumuzla paylaşmak istiyorum. Yıllık 37 milyar dolar ihracatımız olan, 1 milyon 200 binden fazla çalışana istihdam sağlayan konfeksiyon, tekstil, deri ve mobilya sektörlerinde, rekabet gücümüzü sürdürmeyi önemsiyoruz. Üretim ve istihdamı korumak için, 2025 yılı ocak ayında KOSGEB eliyle İstihdamı Koruma Programı başlatıyoruz. Bu sektörlerde 2024 yılının son aylarındaki istihdam düzeyini, 2025 yılında koruyan KOBİ’lere, çalışan başına aylık 2 bin 500 liraya kadar destek ödemesi gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Hayırlı uğurlu olsun diyorum. Bu düşüncelerle, ödül alan firmalarımızı, iş adamlarımızı, girişimcilerimizi tekraren tebrik ediyorum. Hepinize sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum. 2025’in tüm halkımız için, iş adamlarımız için, ülkemiz için hayırlara vesile olmasını Allah’tan diliyorum.”
Memet Can YEŞİLBAŞ- Yiğithan HÜYÜK/ BURSA,