İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, “Demokrasi çoktan bu toprakları terk etmiştir. Bunun tek panzehri ise ‘güçlendirilmiş parlamenter sistem’ tezimizdir. 23 Nisan’da, kuruluşunun 105’inci yılını kutlayacağımız Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin tek ve gerçek gündemi bu olmalıdır” dedi.
İYİ Parti Lideri Müsavat Dervişoğlu, TBMM’de partisinin grup toplantısında konuştu. Dervişoğlu, sözlerine dün gece rahatsızlanarak hastaneye kaldırılan TBMM Başkan Vekili ve DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’e geçmiş olsun dileklerini ileterek başladı.
‘SİYASET MİLLET MENFAATİ İÇİN YAPILIR’
Dervişoğlu, zirai donun Türkiye’nin dört bir yanında üreticileri perişan ettiğini ve TBMM’de grubu bulunan partilerin bu konuyla ilgili ortak bir önerge vermek istediğini belirterek, “Bu önergeye iktidar partisi de katılmak istedi. Grubumuz ise iktidar partisinin bedelsiz siyaset yapma alışkanlığına itiraz ederek, iktidardan iklim yasasını geri çekmesi karşılığında ortak öneriye razı olacağını belirtmiştir. Bunun üzerine ise dün itibarıyla iklim yasa taslağı geri çekilmiştir. İYİ Parti olarak, mevcut haliyle iklim yasasına karşıydık. Sebebi çevreye karşı duyarsızlığımız değil, Türk milletine karşı sorumluluğumuzdu. Milletimizin sorumlusu olmadığı iklim krizinin sonuçlarını milletimize ödetecek olan yasa tasarısına müsaade edemezdik. Siyaset millet menfaati için yapılır. Siyasi stratejinin hedefi de millet menfaatini korumaktır. Bu vesileyle, iklim yasasını geri çektirerek, milletimizi hazır olmadığı bir yükten kurtaran İYİ Parti grubunu tebrik ediyor, huzurunuzda her bir milletvekilimize ayrı ayrı şükranlarımı sunuyorum” dedi.
‘TÜRKİYE, SON 8 YILDIR BU TUZAĞIN BEDELİNİ ÖDEMEKTE’
Ardından, 16 Nisan 2017’deki anayasa değişikliği referandumuna değinen Dervişoğlu, “Bugün 16 Nisan. Türkiye’yi dibi görünmeyen bataklığa sürükleyen, o kara bulutların toplandığı referandumun yıl dönümü. İşte tüm bunlar o referandumun üzerinden geçen 8 yılın özetidir. Daha o zamanlarda bugünleri öngörüp, Türk milliyetçileri ‘hayır’ diyor’ diyerek il il, ilçe ilçe, kapı kapı gezdik. Memleketin başına neler geleceğini tek tek anlattık. Tehlikeyi gören Türk milleti ile kavlükarar ettik. Hesap edemediğimiz ise ettikleri yeminleri hiçe sayarak mühürsüz zarfları geçerli sayanların, devlete ve millete değil, iktidara hizmeti görev addetmiş olmalarıdır. Referandumun kirletilip, milli iradenin gasbına cüret edilmesidir. Geldiğimiz noktada ise Türkiye, son 8 yıldır bu tuzağın bedelini ödemektedir. Bu bedel; açlık sınırı altındaki emekli maaşlarıdır, her geçen gün eriyen asgari ücret sarmalıdır, bağına, tarlasına ve bahçesine bakamayan çiftçi, vize kuyruklarında gelecek arayan gençler, korkan kadınlar, kaynamayan tencere, tedirgin iş dünyası, yer ve yetki güvencesinden mahrum bürokrasidir” diye konuştu.
Daha sonra muhalefete birlik çağrısında bulunan Dervişoğlu, “Demokrasi çoktan bu toprakları terk etmiştir. Bunun tek panzehri ise ‘güçlendirilmiş parlamenter sistem’ tezimizdir. Parlamenter sistem, kuvvetlerin birbirinden ayrıldığı, milli iradenin güçlendiği, devletin ve kamu idaresinin keyfiyetten arındırılıp kurallara bağlandığı bir sistemdir. Ve bu sistemin tek kriteri, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olup olmadığınızdır. Doğulunun batılının, kuzeylinin güneylinin, kadının erkeğin, yaşlının gencin, hiç kimsenin vatandaş olmak, yurttaş olmak dışında başka bir kimliğe ihtiyaç duymadığı sistemdir. Türkiye’nin her geçen gün şahsileşen, şahsileşirken de şahsiyetsizleştiren tek adam rejiminden kurtarılması şarttır. 23 Nisan’da, kuruluşunun 105’inci yılını kutlayacağımız Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin tek ve gerçek gündemi bu olmalıdır. Mevcut sistemin kanıksanmasına vesile olmaktan başka hiçbir işe yaramayan arayışlarla zaman kaybetmenin anlamı yoktur. İhtiyaç duyduğumuz şey; ilkede, tavırda ve amaçta ortak hareket edecek bütünleşik muhalefet anlayışıdır. Yani dilde, fikirde, işte birlik gerekmektedir. Bu şerefli, şahsiyetli ve yüksek seciyeli millet için milletimizin hak ettiği yönetim biçimini, güçlendirilmiş parlamenter sistemi yeniden imar ve inşa edeceğiz” ifadelerini kullandı.
‘HUKUKUN SAVUNUCUSU OLMAK ZORUNDAYIZ’
Ardından tutuklu siyasetçileri işaret eden Dervişoğlu, “Bugün adaletsizlik kimlik ayırt etmiyor. Ekrem İmamoğlu da tutuklu, Ümit Özdağ da tutuklu. Can Atalay da tutuklu, Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala da. Hak aramaktan daha çok haksızlığa karşı çıktıkları için yollara düşen gençlerimiz de tutuklu. Adaletsizliğe karşı çıkmak için kapımıza dayanmasını bekleyemeyiz. Hakkın ve hukukun her zaman savunucusu olmak zorundayız” değerlendirmesinde bulundu.
Haber: Kübra SONKAYA/ANKARA, –